Genel düşünce tarihinde ele alındığı şekliyle Tanrı kavramı (genellikle) primitive dönem ve modern dönem ayrımıyla ele alınır, bu ayrıma delil olması anlamıyla insanın var olduğu ilk yılların yaşamsal koşulları delil olarak sunulur Antropolojik veriler gibi. İşte ele almak istediğim nokta burası Comte un üç hal yasası uyarınca insan düşüncesi bir gelişim evresi çiziyordu bu gelişim linear bir gelişme şeklindeydi ve insan’ın Tanrı düşüncesi biraz ilkel haliyle animizm den başlayarak politeist inanıştan monoteizme doğru bir yön çiziyordu. Buna göre dinler Feuerbach’ın deyimiyle söylersek insanın çocukluk döneminin ürünleri olarak ortaya çıkmış oluyordu. Bunun yanında dinler ve özellikle İslam ve Sanatana Dharma kendilerini ezeli olarak aktarıyorlar bu dinlerden İslam’ın Din olarak anlamının sadece Hz. Muhammed (A.S.)’e gelen vahiyle sınırlı olmayıp İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’den itibaren insanlığın gelişim çizgisine paralel olarak bir yönü ve toplulukların sosyo politik ve psiko
APOKALİPTİK FELSEFE Gelecekte bir felsefeye ihtiyaç olacak mi? veya felsefe geleceğe nasıl bakar / bakmalı? Felsefe henüz bilimler üzerinde bir üst bilim olarak yer tutarken kimsenin aklına bir gün felsefenin eleştiri alacağı hele, hele yadsınacağı gelmezdi sanırım. Ama bilimin teknolojinin yapamadığını ideolojiler yaptılar ve felsefeyi geleceği düzenleyen askeri bir disiplin haline getirdiler, bu özellikle Komünist ve Faşist ideolojilerin bir hediyesi yasama, Felsefenin başına Marksist Maddeci Nasyonalist gibi anlamı kavramın boyutuna erişmemiş verilerle süslü bilgisel temeli duyuşsal temelin altında kalmış kavramları getirerek başka nasıl bir düzenek kurulabilirdi ki? Felsefe doğası gereği yaşamı anlamlandırma faaliyeti olarak adlandırılabilir. Bilindiği gibi felsefe Rasyonel temelli düşünüş ve bunların sistematize edilmesi sanatıdır bu anlamlandırmada farklı yollar kullanılır bütün evrenin zihinsel işlem süreçleriyle anlaşılacağından tutun, evrenin görüngülere (Deneyselcilik) dayand